Hikaye | Kategoriler | Hikayeler

Boğazıma Sarılan El!..



   Ankara'dan bir dostun hatırası, sapıkların kol gezmeye başladığı, genç kızlara sarkıntılık ve tecavüz olaylarının yaşandığı son günlerde insanın yüreğini ağzına getiriyor.



   ?Bir bayram günüydü. Biz, amcamlar, diğer amcamlar eşleri ve çocuklarıyla hep birlikte Ankara Hasanoğlan'da oturan babaannemin bayramını kutlamaya gitmiştik.



   Yeğenlerim dokuz ila 12 yaşları arasında, ben ise 15 yaşındaydım. İçlerinde en büyük ben olduğum için hepsinin ablası sayılıyordum.



   Evde büyükler bayramlaşıp, birbirlerine hal hatır sorarken biz çocuklar da hep birlikte eğlenmenin tadını çıkartmaya çalışıyorduk.



   Büyüklerin ellerini öpüp, hediyelerimizi, şekerlerimizi, paralarımızı aldıktan sonra, sokağa çıktık. Bir müddet sonra gittiğimiz yer, okulun hemen yanındaki büyük parktı. Ortalık cıvıl cıvıldı. Bizden başka, sanki şehrin tüm çocukları oradaydı.



   Vaktin nasıl geçtiğini bilmiyorduk. Salıncaklarda sallanıyor, tahtırevallilere biniyor, hopluyor, zıplıyor eğleniyorduk. Ta ki, havanın kararmaya başladığını hissedene dek...



   Eyvaah, neden bu kadar parkta kalmıştık? Hem neden bu zamana kadar ailemizden kimse bizi merak etmemişti?



   Karanlık yavaş yavaş bir kâbus gibi üzerimize çökmeye başlamıştı. Ani bir kararla hepsini çağırdım:



   - Hey çocuklar, haydin geri dönüyoruz.



   - Nereye?



   - Nereye olacak babaannemizin evine.



   - Biraz daha oynasak?



   - Hele bir bakın çevrenize. Bizden başka kimse kalmış mı?



   Şöyle etrafa baktığımızda, gerçekten bizden başka kimse yoktu. O zaman hepimizin yüreğine bir korku çöreklendi. En büyükleri ben olduğum için onları korumak ve kollamak görevi de bana düşüyordu.



   Öğleyin cıvıl cıvıl olan ağaçlık yol, geri dönüşte korku tünelini andırmaya başlamıştı. Yol olarak, sessiz ıssız ve karanlık ağaçlık bir koridor uzanıyordu önümüzde. Korktuğumu çocuklara belli etmeden onların hızlanması için bir yalan uydurdum:



   - Haydin çocuklar, arkadan gelenler bizi takip ediyor, hızlanın!



   Çocuklar adımlarını sıklaştırdılar. Ben de hızlandım. Ama korkudan dizlerimin feri kesiliyordu. Bir ara arkamdan bir adamın geldiğini hissettim. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Ben hızlandıkça adam da hızlanıyordu. Tamam bizi takip ediyordu işte.



   Ormanlık alana girdiğimizde seslendim:



   - Çocuklar var gücünüzle koşun!



   Arkalarından da ben koştum. Fakat bu sefer adam da koşmaya başladı. ?Tamam ? dedim, ? Ormanlık alana girdiğimizde ya bana kötü bir şey yapacak, ya da boğazımı falan kesecek!?



   Çocuklar benden epey uzaklaşmışlardı. Dizlerimde derman kalmadı. Korkudan adım atamaz hale geldim. Adam bana müthiş yaklaşmıştı. ?Tamam? dedim, ? Bittin sen! Allahım sen beni koru!? dedim ve olduğum yerde durdum.



   Karanlıkta bir el boğazıma uzandı. Ben delirmişçesine bağırmaya başlayacaktım ki, ağzımı kapatan elin sahibi nefes nefese konuştu:



   - Neden beklemediniz beni kızım? İki saattir size yetişmeye çalışıyorum.



   Derin bir ?oooh? çektikten sonra döndüm ona baktım...



   Gözlerimden yaşlar boşandı... Çocuklara uydurduğum yalan gerçeğe dönüşmüş ve bizi takip eden birisi olmuştu. Ama çok şükür ki, o kişi, bizi merak edip aramaya çıkan amcamdı...




Hikayeler