Hikaye | Kategoriler | Hikayeler
Vicdanın Sesi
Doktor olan Metin Bey, etrafındaki insanlar tarafından çok sevilen, dürüst, çalışkan, akıllı ve çok dindar bir insandı. Kuran'ı çok iyi bilir ve Allah'ın söylediklerini harfi harfine yerine getirirdi. Son derece güzel ahlaklı olan Metin Bey, hiçbir zaman sinirlenmez ve üzüntüye kapılmazdı. Her şeyin Allah'ın kontrolünde meydana geldiğini, başına gelen olayların kaderinde olduğunu, Allah'ın insanı bu dünyada imtihan ettiğini ve her zaman en güzel davranışlarda bulunması gerektiğini bilirdi. Daima vicdanının sesini dinlerdi. Bu yüzden vicdanı çok rahat, kalben de çok huzurlu bir insandı. Vicdanına göre hareket etmeyen ve Allah'a karşı suç işleyen insanların yaşantılarını izler onların çektikleri sıkıntıları, vicdan azabını ve yaptıkları yanlışlıkları görüp bundan ibret alırdı.
Metin Bey çok da yardımsever bir insandı. Çok akıllı olduğu için de insanlara yapılabilecek en büyük faydanın, onları Allah'ın tavsiyelerine uymaya ve vicdanına göre hareket etmelerini sağlamaya çalışmak olduğunu bilirdi. Bu yüzden de her fırsatta insanlara Allah'ın sözlerini hatırlatır, onlara öğütler verir ve onları hatalı davranışlarından dolayı da uyarırdı.
İşte böyle örnek bir insandı Metin Bey. Metin Bey biricik oğlu Serkan'ın da çok iyi yetişmesi için elinden geleni yapıyordu. Ona her şeyden önce Allah'a karşı olan sorumluluklarını öğretmiş ve onu Kuran'a göre yaşaması gerektiği konusunda eğitmişti.
Metin Bey, Serkan'a ilkokul 3. sınıfa geçtiğinde sınıf geçme hediyesi olarak bilgisayar almıştı. Oğlunun bilgisayarı iyice öğrenmesini istiyor ve bunun için de akşamları işten dönünce fırsat buldukça ona bu eğitiminde yardımcı oluyordu. Çünkü bilgisayar hem Serkan'ın aradığı bilgiyi internetten bulup kültürünü arttırmasını sağlayacak, hem de ona ödevlerinde yardımcı olacaktı. Ancak Metin Bey'in bilgisayar konusunda çekindiği bir husus vardı. Çocukların bilgisayar oyunlarına olan düşkünlüğünü biliyor ve Serkan'ın bilgisayar oyunlarına dalıp, sorumluluklarını yerine getirememesinden ve vaktini boşa geçirmesinden endişe ediyordu.
Serkan genelde başarılı ve sorumluluklarını bilen bir çocuk olmasına rağmen, gerçekten bazen babasının endişelerini haklı gösterecek davranışlarda bulunabiliyordu. Bilgisayar oyununa daldığı veya internetten kendisine fayda sağlamayacak sitelerde sörf yaparak vaktini boş yere harcadığı zamanlar oluyordu.
Metin Bey iki kez Serkan'ı bu yanlış hareketleri yaparken görmüş ve uyarmıştı. Ve bir daha da Serkan'ın vaktini boş şeylerle geçireceğini düşünmüyordu açıkçası. Ancak insanları doğru yoldan ayırıp, hep yanlış yollara sürükleyen şeytan, Serkan'ı bir kez daha kandırdı ve onu saatlerce bilgisayarın başında oyun oynattı. Öyle ki, babası eve geç gelmesine rağmen, vaktin nasıl geçtiğini bile anlamadan saatlerini bilgisayarın başında geçirmişti Serkan. Oysa çok daha faydalı şeyler yapabilir, örneğin kitap okuyabilir, odasını toplayabilir veya televizyonda faydalı bir belgesel izleyebilirdi.
Metin Bey, Serkan'ı kendinden geçmiş bir vaziyette bilgisayarın başında oyun oynarken görünce, hemen ona bilgisayarı kapattırdı. Ardından Serkan'da aynı hatayı bir daha yapmamasını sağlayan ve onun hayatı boyunca bir daha hiçbir zaman unutmayacağı babasının öğütlerini can kulağıyla dinledi.
Babasının Serkan'a söylediği ve tüm çocuklara örnek olacak sözler ise şunlardır:
"Bak oğlum, şunu unutma ki, benim her zaman senin yanında olmam mümkün değil. Yani sana doğru olanı söyleyecek birini her zaman yanında bulamayabilirsin. Ama sana daima doğruyu söyleyen ve sana yol gösteren bir ses var ki, o da senin içindedir. O ses senin vicdanın oğlum. İnsanın içinde iki ses vardır, biri şeytanın sesi, diğeri de vicdanının sesi. İçindeki şeytanın sesi yani kötü ses, seni daima tembelliğe, boş işler yapmaya ve Allah'a karşı gelmeye çağırır. Sakın ona uyma, yoksa zarara uğrarsın. Sen daima vicdanının sesini dinle. Çünkü vicdanın sesi, Allah'ın insana ilhamıdır. Vicdanına uymak, seni daima en güzele, en doğruya, en iyiye ulaştıracaktır."
"Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onunla sorguya çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azablandırır. Allah, herşeye güç yetirendir." (Bakara Suresi, 284)